İçeriğe geç

Türk tanrısı kimdir ?

Kısa cevap: Türk mitolojisinde “en yüce ilahi varlık” çoğunlukla Kök Tengri (Gök Tanrı) olarak anılır; ancak “Türk tanrısı kimdir?” sorusunun cevabı dönemlere, bölgelere ve kültürel etkileşimlere göre Umay (koruyucu ana), Erlik (yeraltı), atalar ruhları ve doğa varlıklarıyla birlikte daha katmanlı bir panteona açılır.

Bu yazıyı, farklı açılardan bakmayı seven bir okur-yazar olarak kaleme alıyorum: sorular sormayı, veriye yaslanmayı, ama aynı zamanda bir kültürün kalp atışını duymayı seviyorum. “Türk tanrısı kimdir?” sorusu da tam böyle… Hem akla hem kalbe seslenen, hem tarih hem de toplumsal hafıza isteyen bir soru.

Türk Tanrısı Kimdir? Gök’ün Adı, Yerin Sesi

“Gök çadır, yeryüzü döşek” diyen geniş bozkırın insanları için tanrı tasavvuru göğe bakınca başlar. Birçok kaynak, Türklerin en yüce varlığı Kök Tengri olarak andığını söyler. “Gök Tanrı” yalnızca semanın mavisini değil, düzeni, kut’u (meşruiyet ve bereketi), yani toplumsal sözleşmenin görünmeyen harcını temsil eder.

Fakat mesele bununla bitmez. Bozkırın sesi tek değil, çok seslidir: Umay ana çocukları ve ocağı korur; Erlik karanlığın, yeraltının efendisi olarak dengenin zorlu tarafını taşır; atalar ruhları ve kutsal dağ/ırmak anlayışı ise toplumsal devamlılığın etik direkleri gibidir.

Objektif/Veri Odaklı Yaklaşım: Yazıtlar, İzler, Süreklilik

Bu bakışı “objektif ve veri odaklı” bir karakterle düşünelim: Arda. Arda, taşta yazılı olana, kronikte geçen ifadeye, arkeolojik ve dilsel izlere bakar. Orhun Yazıtları’nda “Kök Tengri” ve “Türük Tängrisi” gibi ifadelerin yer alması, devlet düzeniyle ilahi düzenin bir aradalığına işaret eder. Hakanın kut’u gökten gelir; hükümdarlık yalnızca güç değil, bir tür sorumluluk ahdidir.

Arda’nın dosyasındaki diğer notlar: Farklı Türk boylarında Umay kültünün doğurganlık ve koruma işleviyle görünmesi; Erlik’in varlığıyla iyilik-kötülük dengesinin kozmolojide bir karşılık bulması; suya, dağa, ağaca atfedilen kutsiyetin animistik katmanları… Bütün bunlar, “Türk tanrısı kimdir?” sorusunu tek adla sınırlamayı güçleştirir.

Arda, verilerden şu sonuca varır: Yüksek bir gök tanrı inancı (henoteist/monolatrist tonlar) çevresinde, toplulukların ihtiyaçlarına göre şekillenen esnek bir panteon. Zamanla İslam’la etkileşimde Gök Tanrı adı geri çekilse de, “tek ve yüce olan” fikri yeni kavramsal dille yaşamaya devam eder.

Duygusal/Toplumsal Etki Odaklı Yaklaşım: Hafıza, Ritüel, Dayanışma

Şimdi aynı soruya “duygusal ve toplumsal etkiler” merceğinden bakan Elif’le bakalım. Elif, ritüellere, aile ocağına, doğum ve yas pratiklerine, ninnilere ve destanlara kulak verir. Onun defterinde Umay ananın gölgesi daha sıcak, atalara sunulan saygı daha belirgindir. Çünkü bir toplum tanrısını yalnız göğe bakarak değil, birbirine nasıl omuz verdiğine bakarak da tanımlar.

Elif için “Türk tanrısı kimdir?” sorusunun cevabı, kadınların ocağı koruyan emeğinde, topluluğun felaket anlarında göğe açılan ellerinde, çocukların isimlerine sinmiş iyi dileklerde saklıdır. Gök Tanrı, göksel düzen; Umay, merhamet; Erlik, sınanma; atalar ise kimliğin kök salmasıdır. Bu dörtlü, toplumsal dokuda “düzen-merhamet-sınanma-hatırlama” eksenini kurar. Elif der ki: “Bir kültür, tanrısını nasıl ‘hissederse’ toplumsal etiği de öyle kurar.”

İki Bakışı Buluşturmak: Strateji ile Şefkatin Aynı Çizgide Buluşması

Arda’nın stratejisi tarihsel sürekliliği ve kanıtı öne çıkarır; Elif’in şefkati toplumsal etkileri, dayanışmayı, ritüelin dönüştürücü gücünü görünür kılar. Bu iki yaklaşım birleştirildiğinde ortaya daha dolu bir panorama çıkar:

— Kök Tengri: En yüce ilke, düzen ve meşruiyet.

— Umay: Koruma, bereket, toplumsal şefkat ekonomisi.

— Erlik: Kötülük/imtihan fikri, etik bilincin keskinleştiricisi.

— Atalar ve Doğa Ruhları: Kimliğin hafızası ve çevreyle yapılan sözleşme.

Bu bileşenler, tarih boyunca kültürel etkileşimlerle (yerel inançlar, komşu medeniyetler, İslamlaşma süreçleri) yeniden adlandırılmış, ama işlevsel omurga çoğu zaman korunmuştur.

Türk Tanrısı Kimdir? Bir Cümleyle ve Ötesi

Bir cümle istersek: “Türk tanrısı, tarihi kayıtlarda en çok Kök Tengri (Gök Tanrı) olarak görünür.”

Ama ötesini kaçırmayalım: Türklerin ilahi evreni; merhamet (Umay), denge/imtihan (Erlik), hafıza (atalar) ve doğa ile yapılan etik anlaşma katmanlarıyla zenginleşen bir bütünlüktür. Bu yüzden soru tek bir “kim”den çok, “nasıl bir ilahi düzen?” sorusuna da dönüşür.

Günümüze Yansıma: İnançtan Kültüre, Kültürden Davranışa

Bugün bozkırın rüzgârı şehrin sokaklarına karışmış durumda; fakat dilimizdeki “kut”, “uğur”, “ocak”, “yol” gibi kelimeler hâlâ o eski kozmolojinin ayak izlerini taşır. Kurumlar meşruiyet ararken, aileler şefkati örgütlerken, bireyler sınanma karşısında direnirken ve topluluklar geçmişi anarken bu izler görünür olur. Arda’nın tabloları bunu “süreklilik grafiği” diye adlandırır; Elif’in defterinde ise “birlikte iyileşme günlükleri”dir.

Tartışmaya Açık Sorular

— Sen “Türk tanrısı kimdir?” sorusunu bir cümlede mi, yoksa bir hikâyede mi cevaplamak istersin?

— Kök Tengri’nin düzen fikri bugün toplumsal sözleşmemize nasıl ilham verebilir?

— Umay’ın şefkati, modern şehirlerde bakım ve dayanışma ağlarına nasıl tercüme edilebilir?

— Arda’nın veri odaklı, Elif’in duygusal/toplumsal yaklaşımından hangisi sana daha yakın? Yoksa ikisini birlikte mi düşünmeliyiz?

Düşüncelerini yorumlarda paylaş; verinin serinliğiyle şefkatin sıcaklığını bir araya getiren zengin bir sohbet başlatalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort Megapari
Sitemap
prop money